13 Aralık 2011 Salı

ask

Şarkılar seni söyler Dillerde nağme adın Aşk gibi, sevda gibi Huysuz ve tatlı kadın En güzel günlerini Demek bensiz yaşadın Aşk gibi, sevda gibi Huysuz ve tatlı kadın

ask

fikrimin ince gülü fikrimin ince gülü kalbimin sen bülbülü ogünki gördüm seni... yaktin ah yaktin beni gördügüm günden beri olmusum inan deli o günki gördüm seni... yaktin ah yaktin beni atesli dudaklarin gamzeli yanaklarin o günki gördüm seni...

30 Kasım 2011 Çarşamba

Sensiz...


Küçük bir an için
Ait olmak için
Eski aşklar gibi
Kapında.
Yalnız bir gün için,
Nefes almak için
Kanarken avuçlarım
Karşında.
Üzerimde sevdiğin mavi elbisem,
Sensiz geçirdiğim günlerden
Senin gibi beni kimse sevmedi
Dönmedin
Gittiğin yerden geri
Senin gibi beni kimse sevmedi
Bekledim

Gittiğin günden beri…

26 Kasım 2011 Cumartesi

Olmasın

Çaresiz içimdeki çocuk
Bir günah gibi hep suçlu
Senin hala ellerin soğuk
Ve yağmurlu
İçimde her gün ölen umutlar var
Olsun zaten aşklar hep böyle

Sana bir söz yazdım bugün
Yolladım rüzgarla
İçinde gözyaşı vardı
Küçükcük bir adamla
Çaresiz bütün kelimeler
Bir yalan gibi hep suçlu
Senin hala gözlerin soğuk
Ve yağmurlu
İçimde her gün büyüyen çığlıklar var
Olsun zaten aşklar hep böyle...

14 Kasım 2011 Pazartesi

Anason


Dokunsalar ağlayacaksın
Ama hiç dokunmuyorlar
Biçare bakan gözlerin bırak kanasın
Gücüne gitsin şarkılar

Anason kokarken sofralar
Yaşlandırıyor seni aynalar
Her geçen yıl birer birer masadan eksiliyor dostlar

Aklın ilk göz ağrısında
Hatırlıyor mu seni hala
Dikiş tutmayan bu büyük yara
Bazı geceler kanıyor hala

Sessizce aktı gitti yıllar,
Seni hiç uyandırmadan,
Ve bir sabah uyandığında,
Kalmışsın tek başına.

21 Eylül 2011 Çarşamba

..................................................................................


Senin dışında hiç bir şeye aklım ermiyor.
Farkım yok bi inan seni duyabilen sağırdan.
Sen yokken bahar bile buralara gelmiyor.
O da alıyor zaten alabileceği en ağırdan.
Dün de razıydım buna ve bugün yine razıyım.
Seni kaybedip bulup duran bir ruhun itiraziyim.
Koyalım işte gel her bir şeyi yoluna.
Uyumayalım kimselere sarıla sarıla.
Sen hepsini gel demedim ki, bi yolu yarıla.

8 Eylül 2011 Perşembe

Google translate


Copy that and just listen

話す間もなく一方的に絡

1 Ağustos 2011 Pazartesi

2 Dirhem 1 Çekirdek

Olmak ..(

11 Temmuz 2011 Pazartesi

Kafeinsiz Kahve


Siyah beyaz düşlerimde seni hatırlarım.
Bomboş ellerimde seni duyumsarım.
Sensiz gecelerde sensiz ağlarım.
Sonsuz gecelerde sensiz ağlarım. Fırtınalar sabahında doğan günü duyumsarım.
Mevsimlerin sıcağında susuzluğa kanarım.
Yitip giden insanlara, dostlarıma ağlarım.
Yanlış zamanlara, sensizliğe ağlarım .Nedensiz sorgusuz bir rüya gözlerimde.
Nedensiz sorgusuz bir duvar benliğimde .Siyah beyaz düşlerimde seni hatırlarım

Öyle sarhoş olsam ki..

huysuzluğum geçse .. tekrar ilk günkü gibi mutlu olsam.. bir daha uyanmasam.. hersey bir rüya olsa.. unutarak uyansam.










gündoğarken..

10 Temmuz 2011 Pazar

Space dementia

is the one for me it gives me all I need and helps me co-exist with the chill You make me sick Because I adore you so I love all the dirty tricks And twisted games you play on me Space dementia in your eyes and Peace will arise And tear us apart And make us meaningless again I'd cut your name in my heart We'll destroy this world for you I know you want me to Feel your pain

13 Haziran 2011 Pazartesi

......

Each time I go to town, I'll see your face ina cloud, Oh and when I come back home, I'll call your name out loud, And I'd give up forever to touch you Cause I know that you feel me somehow You're the closest to heaven that I'll ever be And I don't want to go home right now And all I can taste is this moment And all I can breathe is your life Cause sooner or later it's over I just don't want to miss you tonight And I don't want the world to see me Cause I don't think that they'd understand When everything's made to be broken I just want you to know who I am

......

Each time I go to town, I'll see your face ina cloud, Oh and when I come back home, I'll call your name out loud, And I'd give up forever to touch you Cause I know that you feel me somehow You're the closest to heaven that I'll ever be And I don't want to go home right now And all I can taste is this moment And all I can breathe is your life Cause sooner or later it's over I just don't want to miss you tonight And I don't want the world to see me Cause I don't think that they'd understand When everything's made to be broken I just want you to know who I am

12 Mayıs 2011 Perşembe

i am X

Mercy - when I melt in the kiss by the words and the whispers you sing me Mercy - I'm frail in the kill by submission and will that you bring me Mercy - when I'm nothing but ego you slap me to let go and sleep free Now I sleep free... You're my toybox, your my memories when I smell your skin you just make my whole world weep I'm at your feet, I'm at your feet Mercy - when the grey turns to black and the wave's on my back, you make me smile Mercy - is the trauma no martyr you crush into pleasure and downtown Mercy - it's the shining of you that just breaks me in two like a lifeline - you're my lifeline. I'm the idiot to your poetry when you burn you bleach Everything and all I need is at your feet, Is at your feet. Mercy - are the licks and the lips of temptation, just tricks, not for playing? Mercy - are you the camera suck, gun slut to headphone fuck holes in my being Mercy - are you everything which put the sex into bitch, just faking, do you fake it? So I celebrate your chemistry If you bond with me I could make your whole world sweet, I'm on my knees.

7 Mayıs 2011 Cumartesi

We come 1

all the subtle flavors of my life
are become bitter seeds
and poisoned leaves
without you

you represent what's true
i drain the color from the sky
and turn blue
without you

these arms lack a purpose
flapping like a humming-bird
i'm nervous 'cause
i'm the left eye
you're the right

would it not be madness to fight
we come 1

i'm unafraid
never never scared
worries washed
pressed air
i am the left eye
you're the right
would it not be madness to fight

We come one

6 Mayıs 2011 Cuma

6 Mayis

Bugün hersey , herkes , uzak .. Cok uzak.

2 Mayıs 2011 Pazartesi

Rip

Rest in peace VMB

20 Nisan 2011 Çarşamba

Deep Blue

Deeep

28 Şubat 2011 Pazartesi

ahh...

Her yanım bıçak kesiği
Gördüğün kan karası
Kapanmıyor dinine yandığımın kalp yarası
Ağlıyor adamın anası
Duydum ki görmüşler oynaşta seni
Nefesinde el oğlunun nefesi
Takmış beşi biryerdeyi kahpe
Kaymak gerdanlarına

Şaştı iyice bende endazesi kantarımın benliği
Neyle tartayım gidip sıyırayım gördüğüm ilk entariyi
Öldürene kadar aldatayım

Öyle olmuyor böyle de olmuyor
Sığmıyor bu benim meşrebime vesselam
Bu değil anamın ben diye büyüttüğü
Uymuyor adamlık hamuruma böyle intikam

Ah ne zormuş sevdalanması bir erkeğin ağlaması
Seçmedim yaşadım verileni hayat diye
Dibe vurdum lanet olası
Şimdi arkamdan atıp tutuyorlar
Karı gibi acı çekiyor diyorlar
Ben oluk oluk kan kaybında onlar adamlığı inkar zannediyorlar
Soframda her gece bir erkek mavrası sevgili çoktan suyun öte yakasında
Bundan daha çok kaybedemem
Şimdi sıra insan gibi acı çekme faslında

Öyle olmuyor böyle de olmuyor
Sığmıyor bu benim meşrebime vesselam
Bu değil anamın ben diye büyüttüğü
Uymuyor adamlık hamuruma böyle intikam

12 Şubat 2011 Cumartesi

Add Post

Hep istedim hep umdum Ama olmadı Gecmis çıkıti karşıma ,karsına Olsun dedik olmadı Tıkadı bir tipac gibi bir vana gibi Akmadı kana kana...icemedim ,icemedin Hep istedim , hep umdum Susuz atessiz kaldım Yağsaydın...yansaydın ya Gecmis çıktı hep karşıma , hep karsına Olsun dedik,olmadı Sonsuzluk olsun dedik ama dibi delik çıktı

3 Şubat 2011 Perşembe

WelcomeBack


Click Here to view the slideshow!

1 Şubat 2011 Salı

K.İ

dudaklarım gerisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve ‘hey bana bir şeyler söylemenin vakti geldi’ dediği zamanlarda bekledim seni; gözlerimi kapadım. bekledim. beklerken, özlemenin hangi geçitleri geçilmez kıldığını, hangi duyguların insanı hayata kazandırdığını, basite indirgenmiş hüzünlerin geceleri dinlenmeye müsait şarkılarla şahlandığını anlatamadım. evet, bilmiyordum. bilmiyordum, kelimelerden arınmış bir cümle kurar gibi sevişmeyi. sevişirken sözlük kullanıyordum hala. ama, seni seviyordum. ve sevdiğimi, sevgimi anlatma telaşıyla hata üstüne hata yapıyordum sana. sana yaklaşamıyordum. yasaklanmıştın adeta. çiğnemeye çalıştığım yasak olsan da, uzak dursan da, o korkunç şeklini korusan da, farketmiyordu hiçbir şey. küçük bir ateş. küçücük bir ateştin sen. sönmekten ürken bir ateş. bir su damlasıyla bütün görkemini kaybedebilecek bir ateş. aşkın mecali kalmamıştı. sessizce sokuldum yanına. acıyla irkildin. gülümsedim. gülümsememe anlam veremedin elbette. kimdi bu? ne istiyordu? tanımadığın biri. hatıralarını darmadağın etmeyi planlamış bir yabancı. fuzuli bir beden, karşındaki. usulca uzandım,

bir nedeni yok. yalnızca öptüm.

kimi geceler penceremden uzayı seyrederim. uzayın adını ben koymadım. uzayın adını yıldızlar, gezegenler kendi aralarında kararlaştırmışlar. rahatlatır beni o. bütün yağmurlar, uzayın derinliklerinden gelip yağar diye düşünürüm. yağmurlar başka galaksilerden gelip yağar. romantizme uyum sağlamak için de değil. öyle. işin gerçeği budur. yağmurlar, bu dünyaya ait sanma. bembeyaz bir yalnızlığın olmalı senin de. lekesiz bir yalnızlık. lekelenmeye müsait bir yalnızlık. tedirginliğini buna bağlıyorum seni seyrederken. pişmansın. pişmansın kapıp koyveremediğin için sanki. elinde olsa, avaz avaz bağıracaksın sokaklarda. ‘neyim ben? ! ’ diye haykıracaksın. olmuyor tabii. olmuyor. sıyrılır gibi lüzumsuz bir yerden, sıyrılıp kendi affına sığınıyorsun. beni anlayacağın günler gelecek. beni de göreceksin. benimle tamamlanacak bir şeye benziyorsun çünkü. korkma lütfen,

bir nedeni yok. yalnızca öptüm.

çocukluğumdan söz etmek isterim sana, eğer sıkılmazsan. bir gün otururuz evde, ben sana hayatımı anlatırım dakika dakika. kaç yaşımdaysam, o kadar yıl sürer konuşmam. çay pişiririz. çaydanlığa su yerine votka koyarız sen dilersen. sonra da sen anlatırsın: sevdiğin filmleri, sevdiğin parçaları, sevdiğin canlıları, sevdiğin... hep sevdiğin şeylerden konu açarsın. ben sıkılmam. ben seninle sıkılmamayı seni ararken öğrendim. seni hayal ederken keşfettim sıkılmamanın azametini. bir insan, bir insanı sıkamaz. bir insan canı isterse sıkılır. hacimler açarım sana içimde, dolman için, oraya akman için. hacimler açarsın bana; çağlayarak gelirim. endişelenmen gereksiz,

bir nedeni yok. yalnızca öptüm.

olması gerektiği kadar fedakar biriyim aslında; daha fazlasını umma açıkçası. endişelerim, ideallerim, halletmeye çalıştığım meselelerim var. başkalaşmaya çalışıyorum. gözardı edilmiş tutumlar edinmek hoş. değişmek, hiç de zor değil. yalnızca özgür olabilsem, sorun kalmayacakmış gibi sanki. anlaşılmak istiyorum: sevdiğim bir şarkıyı herhangi biriyle paylaşırken aynı duyguları hissetmek arzusu bu. evet, tıpkı bu. sese, ahenge kapılırken, kendini müziğin ritmine verirken yanında bir diğerinin olabilmesi; görkemli bir anda birlikte sadeleşebilmek. birlikte dansedebilmek gibi. sen hastayken başucunda birinin sabaha kadar oturması gibi. arada bir alnındaki teri silmesi, üstünün açılmamasına dikkat etmesi gibi. bir başkası için hayatta kalma çabası gibi sanki. ölmek için değil, yaşamak için uğraşmak gibi. ummadan, hayal etmeden, sıradan, olduğu gibi.doğal. ve ciddi. ciddi ciddi hayatla mücadele edebilme gücü. bu gücü yanyanayken yaratabilme yeteneği. ben bu yeteneğin bir parçası olarak sokuluyorum sana. masallarla geliyorum. efsanelerle geliyorum. herhangi bir insanın birikimiyle geliyorum aslında. artniyetsizim. inan,

bir nedeni yok. yalnızca öptüm.

bazı sorulara cevap bulamadım; kuşkusuz gerekli de değildi bu. soruyu soru halinde bırakıp sahici yanını korumaya çalışmam, cehalet mi sanıldı acaba? ! bedenlerin bedenlerden istedikleri, ruhların, ruhlardan çıkarttıkları, karşılıklı acıların birbirlerinin etkisini arttırdıkları vakitlerde düştün aklıma. aklıma yayıldın. ne kaybedebilir, ne kazanabilirdim ki artık: ortadaydım işte! bir başkasının mal varlığına dönüşmeden yaşayabilmenin yalnızlığıydı bu. hayır! melankoli diye adlandırma bu durumu; ortak bir açı yakalayamama sorunu galiba. her kadın gibi doğurmak hevesi, her erkek gibi dağların doruklarında biraz gözden ırak hüzünlenme denemeleri aslında. kusura bakma, kafam biraz dağınık,

bir nedeni yok. yalnızca öptüm.

insan inandığı şeyler uğruna muhteşem hatalar da yapabilir. kızmamalısın. darılmamalısın eğer bir kardeşlik varsa aranızda. sevgi, hoşgörü takıntıları da değil. bir elmanın kırmızı olması, bir gülün öyle kokması, bir derdin halledilmesinin ardından gelen ferahlık kadar sıradan ve güzeldir hata yapmak da. aşka çılgınlığın yakıştığı çağları neden unutalım? neden tarihin çuvalına tıkalım tatlı serseriliği, az biraz sergüzeşt olmayı? ! ilımlılık mı kurtaracak insanlığı? alttan alma mı örtecek bunca çirkefi, zorluğu, belayı? demokrasi, senin saçlarından güzel olamaz. senin yüzünden daha güzel olamaz krediler, faizler, repolar, tahviller. dünyanın en uzun gecesi 21 aralık değil, beni terkettiğin gecedir. beni üzdüğün, yorduğun, yıprattığın gecedir. bir kabahat mi gerçekten kendi dışında birine hayranlık beslemek? ! gerçekten kırıyorsun beni,

bir nedeni yok. yalnızca öptüm.

birinin peşindeyim ben; tanımsız bıraktığım birinin. sessizliğin doyurduğu, biçimli ve endişeli birinin. düşüncelerimi zapteden, kelimelerimi korkutan birinin. yanında huzurlu uyuduğum, mutlu uyandığım birinin. onunla olmakla, onunla birlikte yaşamakla gizli bir gurur duyduğum, asla kıskançlığa ya da sahiplenmeye dönüşmeyen bir tutkuyla bağlandığım birinin. onu arıyorum göğe her baktığımda; bir melek gibi uzanıp yüzüme dokunacağını tasarlıyorum. bütün aşkların payına düşen şiddetten arınmış, başkalarına aynı/ birbirimize farklı koktuğumuz bir sevginin yolu bu. cesaretimi ondan alıyorum pervasızca ve yine ona ben cesaret veriyorum mücadele ruhunda. bir sır gibi saklıyoruz misafirliğimizi. hüzün bitince geri döneceğiz çağımıza. insanlığa karışmaya hazır yapışık kalpler taşıyoruz aşkımızda. bizim aşkımız hakikaten beden gücü gerektiriyor akıl kadar. yapacak çok işimiz var. dövüşecek çok düşmanımız var. kucaklayacak çok arkadaşımız var. bizim sebebimiz bu. bizim fazlalığımız bu. belki de iksirimiz. kanayan yüzlerle çevrili bir gezegende, fırtınaya karışan bellek tozlarımızla, erdemlerimizle, ideallerimizle ayaktayız. yalan söylemiyorum

bir nedeni yok. yalnızca öptüm.

evet, sen de isterdin sanırım huzurlu yaşayabileceğin bir hayatın planlarını yapabilmeyi; kolaya indirgenmiş, biraz fazlayı aşırılıkta aramayan, ölçülü bir heyecanla kritersiz bir maceraya aday kahraman olmayı. “rüzgara dur, yağmura yağma, mevsime değiş” demeyi; doğru, hepimizde biraz tanrıyı kıskanmak var galiba. bütün günahlar da buradan kaynaklanıyor adeta. hırslarımızın, çekincelerimizin odağı burası. kazanmaktan çok, kaybetmeyi göze alabiliyoruz. çikolata bile kurtlanabilir. dondurma erir. çiçek solar. galiba önemli olan, onları yerinde yaşamak, yerinde korumak! birer hatıraya dönüşseler bile! kaç ölüme kaç doğuma şahit olduğunu hatırlayabiliyor musun? sevmek, ifade edebilmek kadar, ifadeyi unutmamaktır da.

şimdi sessizce uzaklaşmalıyım. çünkü beni anlamadığını, anlamak için uğraşmadığını, hatta bunu önemsemediğini biliyorum. aynı otobandaydık ve birimiz birimizin yanından geçip gitti. hafızasızlığı, gurur saymanın adil yanı! . hangimiz süratliydik; önemi kalmadı. hangimiz daha özveriliydik; bunun da.. umarım mutlu olursun. bunu bir çöküntü anında da söylemiyorum. hiç kimse aldatmadı ötekini; yalnızca böyleydik işte! . yüzüme öyle bakma nefretle,

bir nedeni yok. yalnızca öptüm.

benden uzaklaştıkça, bana ait olandan yakanı sıyırdıkça rahatlayacağını, herşeye yeniden başlayabileceğini sanıyorsun. kimbilir, doğrudur belki de! . adımın yaşamadığı, adımın özlemle anılmadığı yerlerde kime umut verebilirim ki zaten? romantizmin tehlikesi büyük! romantizmin tehlikesi büyük! romantizmin esrarı büyüleyici! romantizmin kanına girdiği insanlar bencil ve hırslı!
ben seninle birlikte yaşlanabilecek kadar erken yola çıkmayı istemiştim; maceramız uzundu çünkü. maceramızın tahakküm altına alınamayacak kadar mükemmel olması, donanımımızla ilişkiliydi. ynni, sen ne kadar sevecensen, ben ne kadar yıpratıcıysam.. o da o kadar mükemmeldi. özveri denebilir buna. evet, buna özveri demek beni mutlu ediyor. insan, özverinin çocuklara ad olarak verilebileceği bir dünyada tanımını kaybediyor. bu kaybedişteki kaosun ritmiyle çekiliyorum sana. sen bir mıknatıssın şeffaf ve ben, çekilirken sana içimdeki alelade metal parçalarıyla, kan şekerim düşüyor, ağzım düşüyor, ellerim.. en çok da ellerim düşüyor! . sakın ha üstüne alınma,

bir nedeni yok. yalnızca öptüm.

ben seni kırmak için yaratılmadım. uzun zamandır seni planlıyorum haksızca; cezalandırılacak kadar mı yabancı, tanınmaz ve suç yüklüydüm? ! belki; seni çok yıprattığımın, bıraktığımın elbette farkına vardım, ama herşey mi benim aleyhte varoluşumla açıklanabilir? ! beni, başta sana olmak üzere kimliklere karşı saldırganlaştıran koşulları tek başıma ben mi oluşturdum? seni kaybettim. bunu biliyorum. seni kaybettiğimi sen çekip gitmeden önce de biliyordum. ortadaydı. bedel ve kefalet ortadaydı.. senin hakkında bir satır yazmamaya çalışmamın nedenini hiç düşündün mü? ! sana ait olanları içten içe koruma uğraşı mıydı sanki bu: kuşkusuz. hala da saygıyla ağlıyorum. büyük bir tesadüfe yenildim, büyük bir eksen kaymasıyla, sihirbazın şapkasında sıkışıp kalan tavşan gibi,

bir nedeni yok. yalnızca öptüm.

elbette kızıyorsun bana; belki en çok da bu zayıflığıma kızıyorsun: tedirginliğime, seni kaybetme endişeme, telaşıma, şaşkınlığıma, titreyişime, ürpermem, anlamlarını anlamamış kelimelerle yetinmeme, müzakerelerde bulunmama, buhranların yorduğu bir gençlik yaşamama, bilincimi sana yönlendirmeme, sürekli sürekli içmeme, kelimlerin kifayetsiz olma durumuna, vesaireye vesaireye.. inadıma öfkeleniyorsun. seni bırakmama, seni özgürlüğüne salmama hiddetleniyorsun. bu da aşk işte! bu da entrika! bu da soysuzlaşmanın, aşkın getirdiği dalaveralarla kendine kilitlenmenin başka bir çeşidi! peki anahtar nerede sevgilim? ! peki anahtarın üzerindeki yivler kimin eseri? ! dur, dur, bağırma,

bir nedeni yok. yalnızca öptüm.

bunlar da geçecek şüphesiz. seni unutmama kaç yüzyıl kaldı ki.. bir küsme, bir burulma biçimiyle gidişinin ardından şehrin gri cephelerine fevkalade ağır bir el bombası gibi düşen bunaltının bıraktığı korkunç acının unutulmasına kaç yüzyıl kaldı ki.. yaralandım. bütün noktalarımdaki nöbetçiler de yaralandı. çığrından çıkmış bir ayaklanma gibi ağlamakta yalnızlığım. bir gerçek aramıyorum felakete. bir bahne göremiyorum arkadaşlarımın beni teselli etmek için söyledikleri kelimelerin hanesinde. ama yokluğunu doldurmuyor sevda siyasetinin hançerleri. ama bilemiyorum yağmurun ardından artık hangimiz suçlanacak.. eğer hissediyorsan,

bir nedeni yok. yalnızca öptüm.

ben sende ardı arkası kesilmeyen bir korku sevdim. ben bir cüce çocuk sevdim sende sıska. şiddetli ve hayret uyandıran manevralarla kendi kanına olan saplantılı aşkını sevdim. o rutubet kokan loş yüzündeki kanalizasyonları, az kelimeyle kurduğun cümlelerdeki gizli soru işaretlerini, barlardan çatlak bardak gibi atılmayı beklemeni, serserice patlamalarını, yuttuğun toplu iğneleri ve bir film hilesi hissi uyandıran utangaç hasret pozlarını sevdim. dokunamadım sana. parmakuçlarım neşterdi çünkü. kırılan bir kemiğin sesiyle veda ederken,

bir nedeni yok. yalnızca öptüm.

Welcome Back

Kartalkaya OnP Night

9 Ocak 2011 Pazar

Wanna Bull 101

Bir partide çok sahane bir kiz gördünüz diyelim. Hemen
yanina gidip: `Harika sevisirim!` derseniz; Bu,
dogrudan pazarlamadir (direct marketing)

Arkadas grubunuzla partide takilirken,
arkadaslarinizdan biri kiza gidip sizi gösterip: `Su
çocuk var ya, harika sevisir.` derse; Bu reklamdir

Partide sahane bir kiz gördünüz. Yanina gidip telefon
numarasini aldiniz. Ertesi gün kizi arayip dediniz
ki: `Merhaba, harika sevisirim.`; Bu
telemarketing`dir.

Partide sahane bir kiz gördünüz. Hemen kravatinizi
düzeltip ona bir içki koyarsiniz, ona kapiyi
açarsiniz, çantasi düserse hemen davranip yakalar,
kendisine verirsiniz. Dolasmayi teklif edersiniz ve
dersiniz ki: `Ha bu arada, harika sevisirim.`; Bu
halkla iliskilerdir.

Partide sahane bir kiz gördünüz. Kiz yaniniza geldi ve
dedi ki: `Duydum ki harika sevisiyormussun.` Bu,
taninmis marka olmaktir.