23 Ocak 2009 Cuma

Borderland

Siyah beyaz düşlerde hep mutlu, huzurlu ,kafama bişey takmadığım bir hayat ve içimde hiçbirşey kalmadan sona ermesinin olduğunu görürdüm.Bu soğuk gecelerde artık o düşler tam anlamıyla full contrast olmuş , görmek nerdeyse imkansızlaşmıştı.Dikenlerden yapılmış uzun mu uzun geniş mi geniş yatağın içinde , soğuk terler akıtarak , uyumak artık bir gereklilik olmuş..sanki kendine zarar veren tarikatlardaki gibi..

O beyaz altından yapılmış , mavi kubbeli , ölüm çanlarını çalan minarenin altında Neverland'i gözlerim kapalı dinlemeye çalışıyorum.Ama nafile..O kadar yüksek ki o sarhoş çanların sesi beni de sarhoş etmeye çalışıyor..Mümkündür çünkü artık elimde olan hiç birşey kalmadı.Herşey öylecesine kayıp gidiyor. Damarlarımda gitgide artan o yogun ve acı sarhoşluğu hissediyorum..

Artık hiçbirşey gece kadar rahatsız etmiyor..Ne yapıp ne yapmayacağım hakkında hiçbir fikrim yok.Sanki bir hiç , susuz çölde yürüyen bedevi misali.Uyumak ,geceyi , gündüzü , saniyeyi , nefesi yaşamak istemiyorum.Herşeyin durduğu bir yer istiyorum.İstediğinde herşeyi durdurup , geri yada ileri sarabileceğin bir yer.

Hiç yorum yok: